Ortadoğu Gazetesi Hüseyin H. Serdar
Suudi Krallığının akıl dışı uygulamalarından birini 2002 yılında görmüştük.
Hicaz Valisi Osman Paşa tarafından mübarek toprakları korumak için Bülbül dağında Kabe'ye hakim görüntüsü olan eski kale "askeri mimariye" uygun bir şekilde düzenlenir.
Bülbül dağı Mekke'nin en yüksek arazisidir ve kale dış surlarıyla birlikte 23 dönümdür.
***
Kral hazretleri Arabistan yarımadasındaki Türk izlerini sile sile gelip kaleye dayanır.
"Hacılara ve Mescid-i Haram'a hizmet için Kaleyi yıkılacaktır."
Kale de, belli bir dönem Türk mimarisini yansıtan, "insanlığın ortak kültür mirası" olarak değerlendirilen bir eserdir.
***
Kepçenin kahpe vuruşları başladığında konuyla ilgili Bursa Hakimiyet' te bir makale yazmıştım.
2002 yılının sonlarına doğru Kale' ye dozerler dayanınca Kültür Bakanlığımız UNESCO nezdinde olayı protesto etmiş, ayrıca Suudi Elçisini de uyarmıştı.
Ne çare !..
Çok katlı Oteller hızla gökyüzüne uzandı, hizmete hazır hale getirildi.
***
Türk'ten hoşlanmayan zihniyet Türk eserlerinden hoşlanır mı ?
Yine bu Suudi zihniyeti yıllar önce Mescid-i Haram'a atalarımızın yaptığı bölümleri, revakları yıkmaya teşebbüs etmemiş miydi ?
Ama o zaman Türk kamuoyu, yönetimi ayağa kalkınca Kraliyet geri adım atmıştı.
Fakat Ecyat kalesi birkaç günde yerle bir edildi !
***
Şimdi aynı kral hazretleri eteklerini tuta tuta İstanbul'da Boğaziçi'nde Saray yapmaya uğraşıyor.
Merhum Özal zamanında, 1984 yılında "Prens Abdullah Bin Abdülaziz" e satılan "Sevda Tepesi" için kıyamet kopuyor.
İstanbul Belediyesi, "aman Kralı darıltmayalım" diyerek burasının imar durumunu değiştirmek için çareler arıyor.
Bulurlar…
***
Dış İşlerinden bir Allah'ın kulu ;
"Haşmetmeap, Ecyat Kalesini niçin yıktınız, benzerini bir yere yaptınız mı" diye sormuş mudur ?
Ya da, Başbakanlıktan bir yetkili durumu hatırlatıp inceden inceye bir fırça kaymış mıdır ?
Ne gezer !…
***
Görgüsüz Kral ailesine Türkiye'nin altın anahtarını vermedik o kadar.
Etrafında pervane olduk.
***
Halbuki bu zat-ı muhteremler, Türk milletine ne gözle baktıkları bilinir.
Bütün hayvanatları bile bize üstün tutarlar, Osmanlıya ihanet edenleri de taltif ederler.
İsyan sırasında İngiliz ajanı, Türk düşmanı Lawrence' in Cidde' de bir süre oturduğu evi tamir ettirip girişine de "Bu ev, Osmanlıya karşı bağımsızlık savaşı veren Suudilere yardımcı olan İngiliz asıllı Thomas Edward Lawrence tarafından karargah olarak kullanılmıştır." diye yazdıran da bunlardır...
Şimdi bu ailenin fertleri için yasalarımızı, yönetmeliklerimizi ayaklar altına alacağız.
Hadi diyelim ki bu Arap şeyhleri densizce işler yapıyor, uyarılara aldırış etmiyor.
Peki, bizim yöneticilerimiz olanlara aldırmıyor mu ?..
***
Ne oldu "Devlette devamlılık vardır" ilkesine ?..
Sordunuz mu Suudi şeyhine, sordunuz mu hesabını ?
2002 de Kültür Bakanlığının başlattığı takibin sonucu ne oldu ?
Yoksa, dolarlar ve ortaklıklara feda mı ettik gururumuzu !..
03.10.2006 Ortadoğu Gazetesi Hüseyin H. Serdar