TÜRKMENİSTAN ZİYARETİMLE İLGİLİ GÖRDÜKLERİM.




Türkmenis'tana gitmek için önce Taksim'de bulunan OBİ TURİZM'den vize aldım. Karayoluyla gitmeye karar verdim, türkmenistana karayoluyla gitmek için İRAN'a oradanda TÜRKMENİSTAN'a geçebilecegimi ögrendim. İstanbul,Aksaray dan 15 Mayıs 2002 Çarşamba günü İRAN'ın başkent'i Tahran'a bir kişilik ücreti otuz doları verdim ancak bilet alamadım bilet kalmadıgını terminal'de vereceklerini söylediler otobüs yazıhanesinden..Saat iki'de kalkacagını söylemişler'di saat üç'te ancak hareket ettik ve biletsiz üstelik bize söledikleri koltuk numaralarıyla alakası olmıyan yerlere oturttular onbeş kişi vardı Tahran yolcusu hepimizi otobüs'ün arkasına topladılar nerdeyse üstüst'e yolculuk yapıyorduk. Tartışmalar,konuşmalar sonuç vermedi netice'de biletimizi alamadık söz'de kalmamış Dogubeyazıt'taki yazıhanelerin'de vereceklermiş METEOR turizm 'in şöför ve muavini öyle söyledi bizim'de inanmaktan başka çaremiz kalmadı mecburen.




BAŞINIZA METEOR DÜŞSÜN.




Nihayet 16 Mayıs 2002 Perşembe günü Dogubeyazıtta'ki Meteor turizm'in yazıhanesine vardık bırakın bilet almayı,otobüsten inmemiz ve başka bir otubüs'ün Bursa'dan gelip bizi Tahrana götürecegini söylediler. Bir saat kadar beklememiz gerektigini belirterek bagajları aşaya indirmeye başladılar.Yolcular korkmaya acaba bizi kandırıyorlarmı zaten biletimizi'de vermediler,bize söyledikleri koltuklara'da oturtmadılar itirazlar sonuç vermedi bizi Tahrana götürmek için alan otobüs bizi Dogu beyazıtta bıraktı.




POLİS BÖYLE ŞEYLERE BAKMAZMIŞ.




İranlı yolcular korku için'de polis,polis deyip duruyorlardı,bende hiç olmazsa bir polis gelse orada bulunsa o insanlar rahatlıyacak düşüncesiyle 155 'i aradım karşıma çıkan memurumuza durumu anlattım fakat verdigi cevabı kırksene düşünsem aklıma gelmezdi,aklıma gelseydi zaten aramazdım şok olmuştum bana" ne yapalım,bizim yapabilecegimiz birşey yok, o sorun şirketle sizin aranızda, hem polis böyle şeylere bakmaz"ne diyecegimi şaşırdım meslegim gazetecilik'ti ve bugüne kadar karşılaştıgım polis'lerden böyle bir cevap almadım,duymadım bu beni şaşırttı ve Meteor turizm'in insafına kalmıştık sonun'da belki iki saatten fazla bekledik ve bir otobüs'e bindirdiler,nihayet Gürbulak sınır kapısına dogru hareket ettik.




GÜRBULAK REZALETİ VEYA CEHENNEMİ.!




Saat 14:00'da Gürbulak sınırkapısına geldik,Ne yazıkki yolculugum hem ummadıgım hiç beklemedigim şekilde devam ediyordu.Gümrük kapısından içeriye girdimki gördügüm manzara beni birkez daha şaşkına çevirdi o ne rezalet o ne kepazelik inanın orada hayvan baglasan durmaz karanlık,duvarların ve tavanın sıvaları dökülmüş,kapılarda duvarlarda yazılar,itiş kakış,bagırış çagırış ,camlardan vuran ışıkla içerisi aydınlanıyor tabiiki camların o pis ve kirinden geçmeyi başarırsa,yerler pislik içinde,ATATÜRK'ÜN çerçeveli resmi eskimiş çok kötü bir vaziyette memurların insanlara davranışları ise ayrı bir konu.İki saat sonra İran tarafına geçtigimizde saat 16:00 olmuştu,ben gürbulak gümrügünde eger burası böyleyse İran gümrügü kimbilir nasıl diyordum ama İran tarafına adım attıgım'bir kez daha şaşırdım hiç düşündügüm gibi çıkmadı. İran Türk vatandaşlarına vize uygulamıyan bir devlet .Her yer tertemiz teksıra halinde gelenleri içerdeki görevlilere gönderiyorlar içerde belki sekiz memur vardı beni bir memura gönderdiler,Güzel bir bayan Türk'müsünüz evet dedim hoşgeldiniz pasaportunuz çantanızda nevar dedi ve kısa bir kontrolden sonra yine türkçe konuşarak hayırlı yolculuklar diyerek pasaportumu verdi.

Bizim gümrükle burayı kıyaslamak mümkün degil acaba AVRUPA BİRLİGİN'ne böylemi girecektik. Bizim tarafta çok sıkışmıştım hemen yanımdaki yol arkdaşım İranlı Türkmen olan Tahir beni tuvalete çıkardı birkere daha şaşırdım heryer ışıl ışıl tertemiz üstelik tuvaletlerde sıcak ve soguksu'da bulunmakta,ayrıca üst katta cafeterya dan ihtiyaçlarınızı'da karşılıya biliyorsunuz.Tahir kendi parasını İran parası olan tümenne çevirdi bana da yardımcı olarak 20 dolarımı ve 13,500,000 türkliramı karşılıgı olan 24,000 tümen alarak gümrükten ayrıldık.Para bozma işlerini oranın vatandaşları yolda yapıyorlar gelen yolculara soruyorlar isteyenlerinkini degiştiriyorlar.Kendi adıma İran yetkililerine gerçekten hizmetlerin den dolayı teşekkür ederim.Bezirgan'a geldik artık başka bir ülkedeydim degişik insanlar degişik evler degişik yaşam tarzı.

TAHRAN'DAN AKKALE'YE




Yanımdaki yol arkadaşım Tahir yolculuk boyunca yaptıgımız sohbetlerde İran da Akkale'de türkmen beldesinde yaşıdıklarını beni misafir etmek istedigini söyledi ben yolumun uzun oldugunu vakit kaybetmek istemedigimi söyledim çok ısrar etti 17 mayıs cuma günü saat 8:30 da Tahrana geldik.Gurgan'na hareket ettik hareket etmeden önce bilet aldık yeni otobüs'e binmek isterseniz fiyat biraz pahalı ama eski otobüse binmek isterseniz ucuz bilet kesen görevli tercihinize göre biletinizi veriyor.Daglık uçurumlu dag yollarından altı saat kadar bir yolculuktan sonra Gurgan a vardık. Gurgandan Akkaleye geçtik.Akkale türkmen kasabasıydı güzeldi gezilecek görülecek bir yerdi,iyiki Tahirle tanışmışım buraları görme imkanını buldum.Evleri güzeldi mimari yapısı çok hoşuma gitti misafir kaldıgımız ev Tahir'in eniştesinin eviydi çok güzel karşıladılar izeti ikramda kusur etmediler ALLAH RAZI OLSUN ,ev'in ön tarafında ve arka tarafında bahçe vardı,bahçe duvarları büyüktü dışardan,içeri,içerden,dışarı gözükmüyordu.Ev küçük kerpiçlerden yapılmış iki katlıydı.Yemekler yendi,çaylar içildi,sohbet geç saatlere kadar sürdü tarımcılık yaparak geçim saglayan bu güzel insanlar ben den daha iyi Türkiye'deki sanatçıları tanıyorlardı,İbrahim Tatlıses,Davut Güloglu ve daha bir çogunu inanın ben onların yanında bu konularda cahil kalırım.Sabahleyin kahvaltımızı yaptıktan sonra Akkale'de biraz gezdik ,berber de traş oldum.Tahir beni akrabası bir taksicinin yanına götürdü adı Celal'dı ona beni Türkmenistan gümrügüne götürmesini yanımdaki İran parası tümeni manata çevirmesini söyledi.Gerçekten hiç yabancılık çekmedim bana çok yardımcı oldular taksiye bindim yola çıktık, arabanın teyibinde karışık türk müzikleri çalıyordu.Sınır kapısına geldik İran parası tümeni,Türkmenistan parası manat'a çevirdi Celal gerçekten çok kısa bir yoldu geldigimiz ama o güzel sohbeti hiçbir zaman unutmuyacagım.

İran tarafında işlemlerimi yapmak için gümrüge girdim.ancak ne yazıkki gürbulak taki kadar iyi degildi belki üç saat kadar bekledim işlemlerin bitmesi için.Orada görevli bir zannedersem İran azerisi bir doktor beni çagırdı tanıştık adı Emin'di biraz sohbet ettik benim Türkiyeden geldigimi anlamıştı,bir rahatsızlıgım varmı diye sordu varsa yardımcı olayım dedi ve gümrükten geçen Türkmen vatandaşlarını da muayene ediyordu.Çok kalabalık oldugunu bu nedenle biraz yavaş işlemlerin sürdügünü söyledi.Nihayet sıra Türkmen tarafına geldi oradan Türkmen gümrügüne geçtim iki saat kadar işlemler sürdü nihayet ordaki görevli 10 dolar rüşvet istedi belki dahada bekliyecektik azındaki baklayı çıkarmak iki saat sürmüştü anlaşılan 10 dolar rüşvet verdikten sonra artık Türkmenistan'daydım unutmadan gümrükte bindigim bir münübüste İbarahim Tatlısesin resmi bile vardı anlaşılan çok seviyorlar.

TÜRK TIR'IYLA AŞKABAT'A

Gümrükte işlemlerim bittikten sonra bir tır şöförüne Aşkabat'a gidecegimi beni götürebilirmi diye sordum,götürebilecegini söyledi hayatımda ilk defa bir tır a bindim yollar çok bozuktu bu nedenle çok yavaş gidiyorduk aslında daha kısa,kestirme bir yol varmış fakat o yola gidiş izni vermemişler .Hava çok sıcaktı heryer kum heryer çöl,küçük küçük köyleri geçiyorduk,köy evleri gecekondu tipinde ayrıca çok sayıda deve var yol boyunca bazı yerlerde dogalgaz yanan bacalar ve petrol kuyuları'da vardı.

Bindigim tır la birlikte iki tır daha geliyordu üç tır peş peşe gidiyordu Hüseyin,Hafız,Mustafa,biri Fırat şirketine,biri Gümüş şirketine aitti ötekinin ismini hatırlamıyorum.Hava kararmıştı gece yolda bir türk tır parkı na çektiler buraya gelen tırların çogu türk tır'ı oldugu için türk tır parkı diyorlar içinde iki küçük gece kondu bulunan bir yer biri lokanta olarak kullanılıyor sandalye masa falan yok yerde oturuyorsunuz yemek olarakta sadece balık vardı.Televizyonda istediginiz kanalları seyrede biliyorsunuz kanal 7 ve birkaç kanalın haricinde onları çekmiyor yok.Bu şöförlerimizi çok sevindiriyor orada vatanların dan ayrı olmayı bir kaç dakikalıgına da olsa unutuyorlar.Oraya gelen şöförlerle sohbetimde yollarda çok çileler çektiklerini gümrüklerde çok eziyet edildigini Türkmen gümrügünden rüşvet vermeden geçemediklerini yollardaki polis kontrollerinden'de rüşvet vermeden geçemediklerini ülkeyi çıkana kadar para dagıttıklarını söylediler.Başına kötü işler gelen aracı bozulup hele hele birde parça beklemek zorunda kalırsan buralarda mahvalursun geç kaldınmı derdini kimseye anlatamıyorsun buradaki konsolosumuz'da dogru dürst çalışmıyor buradaki sorunlarla ilgilenmiyor.Buralar çöl yolda araç bozulsa soyarlar uçsuz bucaksız kimsesiz topraklar hatta birkere arkadaşlarının tır'ını soymuşlar şöför direnince dövmüşler,bazen motorsikletle bozuk yollarda arkaya yanaşıp kapagı açıyorlarmış içindekileri atıyorlarmış bu tür olayların yüzünden pek butaraflara gelmek istemediklerini söylediler.Fakat buranın halkı çok misafirperver çok iyi insanlar var yolda kaldıgını bilsinler yardımcı olurlar hatta evlerine götürüp misafir ederler Türkleri çok seviyorlar ama heryerde oldugu gibi buradada kötü insanlar çıkabiliyor.Gece şöförler tırların'da yattılar sabahleyin yola çıktık,bazen yollarda çay molası yemek molası veriyorduk üç tır küçük köylerden geçerken çocuklar el sallıyor,selam veriyor sakız sakız diye bagırıyorlardı,bizim şöförler oralardan geçerken çocuklara sakız dagıtıyorlarmış onlarda alışmış sakız istiyorlarmış Türk ekonomisi gibi bizim şöförlerinde ekonomisi bozulunca artık eskisi gibi sakız dagıtamıyorlarmış. 19 mayıs pazar 2002 Aşkabat'a saat 16:00 da geldik gelene kadar'da yol polislerine kontrollerde otuzbin,kırkbin manat rüşvet verevere en sonun da Aşkabat'a zannedersem on kilometre kala bir kontrol vardı polis benim tırda gitmemin yasak oldugunu inmemi söyledi,şöför arkadaş yabancı oldugumu yol bilmedigini söylesede otuzbin manat alana kadar salmadı.Aşkabat taki tır garajına geldik ,beni bir taksiye bindirdiler gidecegim yeri tarif ettiler.

Artık uzun bir yolculuktan sonra gelmiştim tam dört gün yollardaydım Mir pazarındaki Karadeniz lokantasına geldim Aşkabat'taki Türklerin ugrak yeri ordan dondurma külahları yapan atölyeye gittim bir türk'e aitti ofisteki te kaldım bir hafta kadar ,türk okullarını ziyaret ettim.TÜRKMENİSTAN devlet başkanı Sapar Murat Türmenbaşının yazdıgı RUHNAME adlı kitaptan aldım orda her işyerinde bu kitaptan var devet tarafından her vatandaşın okuması tavsiye edilmekte çok degerli bir kitap yollardaki tabelalarda Ruhname bahsedilmekte işyerlerinin dışındaki ve yollarda HALK VATAN TÜRKMENBAŞI yazılarına çok sık rastlanır ve ruhnameden de bahsedilir her yerde Türkmenbaşının resmi var.Yabancı fabrika ve atölyelerin işyerlerinin dışında örnegin işyeri bir TÜRKİYE liye aitse kapının önünde iki bayrak diregi bu direklerde bir Türkmenistan bayragı birde Türkiye bayragı asılıdır.

RUHNAME

Türkmenistan devlet başkanı SAPAR MURAT TÜRKMENBAŞI nın yazdıgı bir kitap,bu kitap'la ilgili bizim basınımızda bazı haberler çıkmış,bu haberlerde alay edergibi bilgiler vardı,kitapın yazarı devlet başkanıyla dalga geçergibi ciddiyetsiz haberler yer aldı.Ozaman çok merak etmiştim bu nasıl bir kitap alıp okumam gerekliydi,Türkmenistan a gider gitmez hemen ilk işim bu kitap'ı bulmak oldu.

Gece saat 23'ü geçiyordu bir gözatayım dedim,kitap'a kendimi kaptırdım saat sabah'ın dört'ü olmuştu çok ilginç bir kitap.

kitap'ta zaman zaman Türkmenbaşı'nın hayatı,(Türk)Türkmenlerin orta asya'dan günümüze izledigi yol OGUZHAN,nesli çocukları ,boyları adlarıyla anlatılmakta,Türkmen ahlakı,kısaca geçmişten,günümüze bizi aslımızı,neslimizi,Türk milletini anlatmakta,geçmişte türkmenistan halkının çektigi çileleri,eziyetleri,işkenceleri ,sindirme politikalarını anlatırken,kendi Babası,Dedesi ve ailesinin başından geçenlerle canlı deliller sunmakta.

Yetim ve öksüz büyüyen bir insanın mucadelelerinin yanında nasıl bir ülkenin başkanlıgına geldigini izledigi yolları okuyabilirsiniz içinde,hayattan,dinden,tarihten,ahlaktan,hatta eski destanlardan,Oguzhan'dan,dedekokuttan ve Türk büyüklerin'den güzel sözleri 'de okuyabilirsiniz.Hiç'te bizim basın'da çıktıgı gibi degil'di.




İKİ DEVLET BİR MİLLET

Ruhname'de Türk(Türkmenlerin)5000yıllık tarihi kısaca göz atılmış,Günümüze gelen Türk devletletlerin'den de bahsedilmekte,Türkiye ile ilgili ise İKİ DEVLET BİR MİLLET olarak söz edilmekte.Neden bu kadar çok bu kitap'tan bahssettigime gelince ülkemiz'de Dünyanının heryerinden çeşitli kitaplar insanımızın bilgisine sunulmakta fakat nedense kendi degerlerimizle ilgili kitaplara fazla deger vermemekteyiz,bu nedenle ilginç buldugum bu kitap'tan bahsetmeyi uygun gördüm.Kısmet olursa kitap'ın tamamını yayınlamayı arzu etmekteyim.Bu kitap'ı okurken o bölgenin mistik havasını duyacaksınız,çok ilginç konular'a deginecek vaybe! diyeceksiniz.Bilmediginiz çok şeyi ögreneceksiniz.Örnegin:Ak bugdayın Türkmenistan bölgesin'den dünyaya yayıldıgı gibi.Türkmenler İSLAM ordularıyla savaşmadan şehrin kapılarını açmalarının sebebini ve daha nicelerini.




Dede korkut'un,Oguzhan'ın ibret veren sözleri.Bilindigi gibi yeryüzüne 124.000 peygamber gelmiştir kendilerine kitap inan peygamberler yüce kitap'ımız KUR,ANI KERİM'de bahsedilmekte kendilerine kitap inmiyen peygamberlerden bahssedilmemiştir,Türkmenlerin o çaglarda OGUZHAN'a neden peygamber dediklerini.?Hangi kutsal kitap'ta geçmekte?Yüzde yetmişi çöl olan bölgede o çaglarda su kanallarının nasıl yapıldıgını?O zamanlar Türkmen kadınlarının giysilerinin agırlıgının otuzkiloyu buldugunu?Türkmenistan devleti Dünyada Tarafsız ve bagımsız ikinci devlet nasıl oldu ve daha bir çok konu.Kalın bir kitap olmasına ragmen sıkılmadan nasıl okudugumu anlıyamadım.




AŞKABAT 'TAN GÖKTEPE'YE




Aşkabat gittikçe güzelleşen büyüyen bir şehir,orda Ahmet YANIK'a ait Karadeniz lokantası'nın işlerini yapan uraz agayla oturdugu yer olan göktepe ye gittik yemek yedik onlar da çay zevki biraz farklı bize göre gökçay içiyorlar çok açık oluyor,orasıda şirin bir yer deve lere düve diyorlar.Küçük şirin bir kasaba çiftçilik ve hayvancılık yapıyorlar.Aşkabat a gittigimizde biraz gezdim Karadeniz lokantasında çalışan İbrahim keskin saolsun,Uraz aganın kızları ve uraz aga beni güzel yerlere götürdüler,üç ayak,dört ayak denilen çok güzel parklar var,yollar geniş ve temiz yeni ve lüks hastaneler yapılmış yenileride yapılmaya devam edilmekte hatta orada Lütfü topal ın hastanesi bile var.Aşkabatta dondurma külah atölyesinde çalışmaları inceledim yapılan işleri baktım ,pişmaniye üretimi ve lokum imalatıda yapmışlar ama pek başarılı olamamışlar külah imalatı devam etmekte imalat hanenin üstünde iki tanede dondurma fabrikası var biri İranlıya ait biri Türk'e ait.




ON YILDA BÜYÜK BAŞARI




Türkmenistan onyıllık bir devlet onyılda yeniden yapılanmış,Okullar ,Hastaneler,Yollar,Fabrikalar yapılmış,Yeni binalar işletmeler hızla devam etmekte,ancak vize meselesi,yatırım yapan yabancıların enbüyük sorunlarından biri.Burada mesela Türkiye den gidip bir atölye açan yatırımcı,oranın vatandaşı olan birini şirketin sahibi gösteriyormuş bunun nedenini kanunlardaki yatırımcılara karşı olan zorlukları gösteriyor vize almak en büyük sorun bunun nedenini anlamış degilim çok büyük rüşvetler verilerek vize almaya çalışanlar.İşyeri olan yatırımcı vize alamazsa sınırdışı edilirse,işyeri orada kalıyor sahibi gözükmedigi içinde,hatta gözükse bile hiç bir hakkı olmuyor.Bilmiyorum ama bu sorunlardan zannedersem Türkmenbaşı'nın haberi yoktur,ayrıca oradaki türklerden söylenen bizim konsoloslarımızın da orada yaşıyan Türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının sorunlarıyla ilgilenmedikleri,yardımcı olmadıklarından bahsedilmekte gidip görüşme imkanı bulamadım,bunun nedeni ise biraz öncede bahsettigim vize sorunu vizemin bitmesine 11 gün kala uzatmak için vize işlemleri yapan yere verdim iki ay uzatacaktım ikiyüz dolarda para verdim Annagüzel adında bir bayan'dı bana onbeş gün sonra gelmemi söyledi vizemi pasaportumu almaya gittigim de vize alamadıklarını devletin vize vermedigini ancak çıkış vizesi alabildigini söyledi banada çıkıp gitmekten başka çare kalmadı tabiiki üzülmüştüm atavatanıma gelmiş ancak böyle bir sorun nedeniyle gitmek zorunda kalmıştım.Verdigim ikiyüz dolarda kaynadı gitti.

Hemen yola çıkmak için hazırlandım birde yol arkadaşı buldum iki kişi olduk Aşkabat'taki Karadeniz lokantası'nın sahibi Ahmet YANIK bizi Türkmenistan gümrügüne kadar taksisiyle götürdü girerken oldugu gibi çıkarkende görevlilere rüşvet verdik vermeseydik bizi saatlerce bekletecekler zorluklar çıkaracaklardı Türkmenis tan Bajgiran sınır kapısından İrana girdik orada hiçbir zorlukla karşılaşmadık işlem yapıldı süratle ve İrana girdik yanımdaki arkadaşın adı Seyyid Ankaraya gidiyordu onunla birlikte İran da Bajgiran sınrın da konforlu bir taksi tuttuk bizi Bajgiran dan Türkiye gümrügü ne kadar götürdü 2500 km lik yolu 140 dolar geldik adam başı 70 dolara geldi .Ayrıca yolda tuzlu sarı leblebi almıştım yolboyunca yedik inanın tadı damagımda kaldı eger birgün yolum tekrar irana düşerse ilk işim o leblebiden almak olacak.

YİNE AYNI REZALET Gürbulak sınır kapısına yine geldim İran tarafından geçtik ten sonra yine karanlık,çöp pislik içinde,boyaları dökülmüş,kalabalık içinde bir yere girdim belki bir saatten fazla bekledim,insanlar birbirini çiyniyor,bagıranlar,çagıranlar,kapılara vuranlar bu arada eger canınız sıkıldıysa duvarlara yazılar yazıları camların kirinden geçmeyi başaran ışıkla okuya bilirsiniz tam bir rezalet daracık bir kapı Türk iye ye geçmek için kapının önünde kalabalık ,kapı açılınca insanlar hücum ediyor birbirini çigniyor,kimse kimsenin umurunda degil öyleki ben geldigim de orada bekliyen İranlı bir bayan ve iki küçük çocugu tahmini biri üç biri beş yaşlarında bekliyorlardı ancak kapıya yakın olmalarına ragmen birtürlü geçemiyorlar izdiham çok ben bir saatten fazla bekleme ragmen o bayan hala geçemedi üzülüyordum dayanamadım ve öteki bagırıp çagıran insan seslerine benimkide karıştı ben ve yanımdaki arkadaşın yardımıyla o bayanı sagsaglim gönderdik içler acısı bir durum biz hala bekliyorduk geçemedik bayanı gönderdik ama biz kalmıştık ,bir den ortalık karıştı yumruklar ,küfürler havada uçuşuyordu,zannedersem oralı yani Dogu beyazıtlı biri konuşmasından ve çıkalım beyazıtta sana yapacagımı bilirim gibilerinden küfürlerle beraber ne olacak lan yardım etsen o......çocugu diyerek hem yumruk atmaya hem hala küfür etmeye çalışıyordu yanında da iki arkadaşı da yardımcı oluyordu,güvenligi saglıyacak elaman omadıgı için oradaki vatandaşlar araya giriyor tarafları ayırmaya çalışıyordu,kapı açılar açılmaz üstü başı yırtılan şahsı hemen oradan çıkarttılar sonra ne oldu bilmiyorum.Biz bu maceralardan sonra geçmeyi başardık.Saat 12:00 da dogu beyazıttan otobüse bindim ama bu sefer meteor turizm otobüsüne binmedim yanımdaki arkadaş Ankara otobüsüne bindi İstanbul'a öglen 12:00 de geldim hava yagışlı olması nedeniyle biraz yavaş gitti ve çok yere ugruyarak yolcu aldıgı için ancak gelebilmiştim.







NOTLAR

Türkmenistan'da 50lt benzin 1dolar

500lt mazot 7 dolar

Dogalgaz bedava

Elektirik bedava

Bir işçinin aylıgı 50 dolar

Türkmenistan'da dayalı döşeli şofbeninden,televizyonundan, klmasına kadar herşeyi mevcut bir dairenin aylık kirası 50

75 - 100 dolar arasında degişmekte.

Türkmen Halısı ve Atı DÜNYA'da çok meşhur birde Göktepe'de aynen bizim Sivas kangal köpegi cinsinden

gördüm ,Türkmence it olarak geçiyor oraya has bir cinsmiş .Türkmenistan'da çalışan veya iş sahibi Türk'lerin en büyük sorunu VİZE .O topraklara çok büyük hizmet verenler var,vize sorunu yüzünden magdur olanların sayısıda oldukça fazla mesela İran'Meşşad ta çok sayıda Türk Türkmenistana girmek için beklemekte.İran'da 2500 kmlik yolu lüks bir taksiyle 140 dolara gidebilirsiniz.

Akhal-Teke bir Türkmen atı cinsi Anavatanı Türkmenis tan cografyası olan bu at cinsi İran'ın kuzeyi ile Rusya 'da bulunmakta Ak hal -Teke atlarının deve 'den sonra çöl şartlarına en iyi uyum saglayan en iyi hayvan türü oldugu bahsedilmekte.Türkmenistan daki Taklamakan çölünü geçebilen tek at türü olarak bilinmekte.


Ak-hal Teke atları 64 saat su içmeden durabiliyor.Bir Arap atı 2bin 400 metre,
İngiliz atı 4bin metre koşabilirken,Ak hal -Teke atı 11bin metre koşabiliyor.