Vatan toprağına bak!
Tercüman Gazetesi BEHİÇ KILIÇ
MUĞLA, Yatağan Ortaca’ya bayrak çeken Alman’ı kollayan devletin yargıladığı vatandaşlarımızı yazmıştık...
Devam edelim...
Kendi topraklarının ellerinden kayıp gitmesine tahammül edemeyen Ortacalılar’ın kapısında süründükleri mahkemeye verdikleri dilekçeyi okumaya devam edelim de acıklı halimizi görelim!..
Bu dilekçe,Türk topraklarının nasıl elden çıktığının, ülkemizin nasıl bir tarassut ve tasallut altında bulunduğunun özlü ifadesidir...
Ortaca’da egemenlik sahası ilan eden, parayla aldığı tohrağa bayrağını diken Alman’ı uyardıkları için yargılanan Ortacalılar diyorlar ki; “Nasıl ki batılı emperyalistlerin dayatmalarıyla ıslahat fermanı çıkmış ve böylece toprak satışı serbest bırakılmış ise bugünde Avrupa Birliği dayatmalarıyla yabancılara toprak satışı serbest bırakılmıştır. Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Litvanya, Estonya gibi pek çok Avrupa ülkesi, Avrupa Birliği’ne girmeden önce yabancılara toprak satışını serbest bırakmayı reddetmişler ve onların bu karşı duruşu kabul edilmiştir...”
Türkiye’nin “Avrupa Birliği’ne girmeyecegi, ucu açık sürelerin verildigi ve bu sürelerin her defasında biraz daha uzatıldığı bir durumda hiç duraksama göstermeden yabancılara toprak satışını kabul ettiği” belirtiliyor. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun 06/02/2006 tarihli raporuna göre, kesin bir bilgi olmamakla birlikte, yabancılara toprak satışının serbest bırakılmasıyla 51.012 yabancı, toplam 47.240 adet taşınmaz satın aldığı, satın alınan taşınmaz miktarı ise 272.871.200 metrekare olduğu belirtiliyor...
Türk ortaklı alımlar, özelleştirmeler, şirket devirleri ve özellikle GAP bölgesinde kayıt dışı olarak yabancılara geçen taşınmaz miktarı ise kamuca meçhul!..
Yabancıların taşınmaz satın almalarında dikkati çeken husus, bir bölgede koloniler halinde yerleşmeleridir.
Ortacalılar’ın feryatlarına bakınız...
Bunun sonucunda Kalkan da bir Ingiliz mahallesi kurulmuştur. Kalkan ticaretinde söz sahibidirler.
Fethiye Ölüdeniz civarında yaklaşık 4000 konut yabancıların elindedir.
Onlar da kayıt dışı turizm işletmeciliği yapmaktadır.
Milli ekonomi zaafa uğratılmaktadır.
Didim’in önemli bir kısmı yabancıların eline geçmiştir.
Elektrik ve su faturaları Ingilizce olmuştur.
Kendi bölgemiz Ortaca ve Dalaman ilçelerinde de İngiliz ve Alman mahalleleri vardır.
Yabancıların koloni halinde yerleşim birimleri kurmaları ile misyonerlik faaliyetleri daha da kolaylaşmış ve yoğunlaşmıştır.
Işsiz gençlerimize, para verilerek, kilisenin korumasına alınacakları, Avrupa’ya rahat gidip gelecekleri ve iş sahibi olacakları söylenerek, Hıristiyanlaştırılmakta, yabancılaştırılmakta ve kendi milletine karşı ajanlaştırılmaktadır...”
Bu noktada hatırlanan vahim durum nedir?..
Yabancılara toprak satışı ile bizim “ikiz ihanet yasaları” dediğimiz, yasalar arasında çok yakın bir ilgi bulunmaktadır.
Bilindiği gibi 2003 yılında iktidar ve muhalefet milletvekillerinin oylarıyla kabul edilen bu yasalara göre dilsel ve dinsel azınlık kavramları getirilmiş, azınlık kavramı genişletilmiş ve bir bölgede yaşayan azınlıklara kendi bölgelerindeki yer üstü ve yer altı kaynakları üzerinde hak iddia etme ve kendi kaderlerini tayin hakkı tanınmıştır. Bu yasalara göre Türkiye, bu yükümlülüklerini yerine getirmediği taktirde yabancı ükelerin askeri yaptırımları da dahil olmak üzere her türlü yaptırım ile karşılaşabilecektir.
Ortacalılar sesleniyor... “Sayın Yargıç; “Toprak” bagımsızlığın ve egemenliğin adıdır. Toprağınız yoksa eğer ne egemenliğiniz ne de bayrağınız olur. Oysa bugün Türkiye, dış borç faizlerini ödeyebilmek için, döviz karşılıgında vücudunu satıyor. Türkiye aslında egemenliğini satıyor. Bundan daha büyük utanç olabilir mi? Eğer biz yanlışsak, bütün bu satışlar dogru ise, o zaman soruyoruz. Kurtuluş Savaşı’nı biz neden yaptık, neden düşmanı Polatlı önlerinden çevirdik. Neden milyonlarca şehit kanı ile sulandı bu topraklar?”
13.09.2007 Tercüman Gazetesi BEHİÇ KILIÇ